ALEVİ-BEKTAŞİ İNANCINDA
CENAZE HİZMETLERİ
ALEVİ-BEKTAŞİ İNANCINDA
CENAZE HİZMETLERİ
Danimarka
Alevi Birlikleri Federasyonu
Glentevej 1, 8900 Randers, DK Tlf./fax. 045+86420022
Giriş
Alevi Bektaşilik, kökenleri binlerce yıl geriye giden, bir çok inancın karışımı (sentezinden) oluşan bir inançtır.
Her inanç,da olduğu gibi Aleviliğinde doğumdan ölüme kendine özgü inanç, ibadetleri ve bunlarla ilgili hizmetleri vardır.
Bu ufak broşür Danimarka da yaşayan, Alevi toplumunun üst kurumu olan DABF bağlı derneklerde inanç hizmeti verecek canlara, Alevi Bektaşi inancında cenaze hizmetleri hakkında bilgi vermek eğitmek amacıya hazırlanmıştır.
Bu broşür, DABF’ nin 12-14 mayıs 2006 tarihinde kurumlarında inanç/cenaze hizmeti verecek canlara, Almanya dedeler kurulundan, dede Hasan Kılavuz, Ana Aysel Kılavuz ve Erdoğan Arslan dedenin eğitimci olarak katıldığı, Alevi inanç (cenaze hizmeti) eğitim kampında ve Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonuna bağlı Hüseyin Gazi Metin dedenin verdiği bilgiler ışığında hazırlanmıştır.
Broşür Alevi Bektaşi inancında cenaze hizmetleri hakkında temel bilgiler dışında DABF’ nin bu hizmeti Danimarka’da nasıl örgütlediği yürüttüğü hakkında hizmet verecek alacak kişiler için somut bilgiler içermektedir, bu bilgiler zamanla geliştirilecektir.
DABF
Başkan
Feramuz Acar
Canlılar için doğum ne kadar doğalsa ölümde o kadar doğaldır. Varlığın birliğini ‘vahdeti mevcudu’ tanrı olarak kabul eden Alevi inancında ölüme Hakka yürümek, veya don değiştirmek deniyor. Hiç bir varlık yoktan var olmaz ve ebediyen yok edilemez, sadece don değiştirir. Yani haktan geldik hakka döneceğiz. Bu olgu Alevi deyişlerinde, ölüm ölür biz ölmeyiz deyişiyle de konu edilmektedir.
Er geç bu dönüşümden kurtuluş olmadığına göre, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşa, yarın ölecekmiş gibi hazır olmak gerek. Hastalık olur, savaş olur, facia, kaza olur, insan bu gün var yarın göçer gider. Bu nedenle insan yakınlarına ölümü ile ilgili yazılı vasiyette bulunmalıdır.
Alevi kurumlarımız da, inanç cenaze hizmeti verecek olan canlar, her hangi bir acil ölüm için hazırlıklı olmalıdır. Cenaze defni için gerekli eşyaları ( KEFEN ) vs. derneklerde bir çantada sürekli hazır bulundurmalıdır. Cenazenin kaldırılması özelikle yurt dışına götürülüp getirilmesi masraflı bir iştir, bu nedenle canlarımızın hem kendileri hem de başka canlarla dayanışma amacıyla, Danimarka’da bulunan Federasyonumuzun desteklediği Er-Der (Erenler Cenaze Yardımlaşma Derneğine) üye olmasını tavsiye ediyoruz. (ayrıntılı bilgiyi bu broşürün son sayfalarında bulabilirsiniz.)
Birçok insan çeşitli sebeplerden dolayı cenaze yıkamaktan vs. korkar. Bu nedenle cenaze hizmeti din adamları olan papaz, hoca ve dedeler yaparlar. Aslında korkacak çekinecek hiç bir şey yoktur. Bu hizmeti herkes yapabilir. Ölüye değil, diriye hizmet etmek zordur. Ruh bedenden ayrılmıştır, ölüye ne yaparsan yap hiç bir şikayette bulunmaz. Kendi kendine bırakılsa bile doğa onu eritip bağrına basar. Cenaze hizmeti daha çok geride kalanlar için, hastalıklardan korunmak, ve aile yakınlarını tatmin etmek için yapılır. Ruh bedenden ayrılsa da, cenaze hiç bir şey fark etmese de cenazeye hem yakınları hem insan ve emeğine verdiğimiz saygıdan yarın bizimde başımıza geleceği düşüncesiyle. Cenazeye sanki yaşıyormuş gibi saygılı davranmak gerek. Hizmet görülürken de (yıkanırken vs.) yaşıyormuş gibi hitap ederek konuşmak, temiz geldi ter temiz toprağa geri göndermek gerek. Bu hizmeti yapacak kişiler kendini geliştirmeli belirli bir eğitim almalıdır. Keza en yakın birini kaybeden aile fertleri acı ve yasları içinde, cenaze defni ile uğraşacak durumda değildir. Böylesi günlerde insanların her yönden birbirine yardıma ihtiyacı vardır.
Alevi toplumuzda cenazeler bundan yaklaşık 150 yıl öncesine kadar, Alevi inancına göre ve ana dilinde dedeleri tarafından kaldırılıyordu. Fakat, 1826 Osmanlı ve 1925 yılında cumhuriyetle gelen yasak, daha sonraları köyden şehre göç, baskı, asimilasyon ve Alevi kurumlarının dağılması bu hizmeti gören dedelerin taliplerinden ayrı düşmesi, zamanla kendi yerlerine yeni Dedeler yetiştirmeden göçüp gitmeleri, tüm bu sorunlari da bereberinde getirmistir .Dolayısıyla cenazelerini cami hocalarına yıkatmak, anlamadıkları Arapça dualarla vs. kaldırtmak zorunda kalmışlardir. Çoğu hocalar diriniz cemiye gelmiyor ölünüzü getiriyorsunuz diye, Alevilerin cenazesini yıkayıp kaldırmayı red etmiş, kimileri,de bunu kendine gelir kaynağı veya Alevileri asimile etmenin bir yolu olarak görmüştür. Bu sorun Alevi dernekleri kurulup kurumlaşmaya başlayana kadar böyle devam etmiş ve bazı bölgelerde halen devam etmektedir.
Bundan sonra Alevi kurumlarımız cenaze hizmetlerini kendileri yürütmelidir. Alevi canların cenazesi Alevi erkanına göre kaldırılmalı, camiye, hocaya teslim edilmemelidir..
ALEVİ-BEKTAŞİ İNANCINDA
CENAZE HİZMETLERİ
1- HAK DÖŞEĞİNE KONULMASI
Bir can ruhunu Hakk'a teslim ettiğinde o an en yakınında bulunan bir kimse, " Ya Hak,Muhammet, Ali Şefaatinden mahrum eyleme " diye tekbir getirerek Hakk'a yürüyen Can'ın gözlerini kapatır. Temiz bir bez , mendil ya da tülbent[1] ile çenesini bağlar. Elbiseleri çıkarılarak, bir çarşafa[2] sarılıp "Rahat döşeğe-Hak döşeğine" bırakılır. Elleri yanlarına düzgün bir şekilde uzatılır. Her iki ayak baş parmakları bir bezle[3] birbirine bağlanır. Sırt üstü yatırılan mevtanın üzeri tamamen kapanacak şekilde temiz bir çarşafla[4] ya da bezle örtülür.
2- YIKAMA
Hakk'a yürüyen can, teneşire büyük bir dikkat, saygı ve özenle taşınır. Bu sırada bir gülbank okunur.
"BismiŞah.. Ber Cemal-i Muhammed, Şah-ı velayet, İmam Ali, İmam Hasan, Şah Hüseyini Pir bilene verelim candan salavat.( Bu sırada orada bulunan canlar salavat getirirler:
Allahume salli ala seyyidina Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed. HAK La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah, Aliyyül Veliyullah, Mürşid-i Kamilullah,)
Dede " Hakk'tan geldik, hakk'a gidiyoruz. Can kıblesine döndük, Yüce Tanrım Hakk'a yürüyen Can senin aşığındır. Sen Canansın O da Can'dır. Şimdi Can bedeni terk etti. Bedeni toprağa dönecek don değiştirecek. Canı ruhu ise sana dönecek. Mürşidimiz Muhammed, Pirimiz Ali, Ehl-i beyt'in yüzü suyu hürmetine sana dönen bu Canı sancağının altına alasın, saklayasın, bekleyesin. GERÇEĞE HÜÜ." diye gülbank verir.
Bu dualar, gülbanklar verilirken mevtanın üzerine iki kat ya da kalın bir "stil bezi[5]" örtülür. Bu bezin kalın ya da iki kat örtülmesinin sebebi vücudun iç kısmını ve avret yerlerini göstermemesi amaçlıdır. Önce avret yerleri yıkanır ve bir pamuk[6] ya da bezle tıkanır. Yıkama esnasında akıntı olmasına karşı tedbir olarak öncelikle bu işlem yapılmalıdır. Sonra vücudunun üst kısmından başlayarak, vücudunun her bölümünde ayrı eldiven ve singer kullanarak bol sabunlu[7] ılık suyla[8] iyice yıkanır. ( 4 takım eldiven[9] ve sünger[10] gereklidir!) Yıkama esnasında mevtanın erkek ise erkek müsahibi, kadın ise bayan müsahibi yıkamaya yardımcı olur.
Bu aşamadan sonra müsahibi varsa öncelikle müsahibinden başlamak üzere en yakın akraba ve arkadaş dost, komşular sırası ile mevtayı ziyaret eder, bir miktar su dökerler[11]. (Can suyu) Yıkama bittikten sonra mevta üst tarafı temiz bir havlu ile, alt tarafı ayrı bir havlu ile başı da ayrı bir havlu ile kurulanır[12]. Cenazenin sarılacağı kefen bezinin[13] altına sargı/taşıma bezleri[14] (ayaklarına , beline ve boynuna gelecek şekilde) önceden yerleştirilir. Üzerine sargı bezi[15] açılır. Cenaze bu sargı bezinin üzerine sırt üstü yatırılır.
Erkek kefeni üç parçadır. Ahiret gömleği, eteklik[16] ve
sargıdan oluşur. Kadın kefen ise 4 parçadır. gömlek, eteklik, sargıya ilaveten baş örtüsü ve göğüs örtüsü[17] bezi bulunur. Sargı bezinin üzerine yatırılmış olan mevtaya Ahiret gömleği giydirilir. ardından eteklik sarılır. Sonra sargı bezi her iki taraftan vücudu iyice saracak şekilde, baş ve ayaklar görünmeyecek şekilde sarılıp bağlanır. (Baş son görecekler gördükten sonra bağlanır.) Sargı taşıma bez/ipleri omuz ve ayak uçlarından ve belinden bağlanır. Bu bağlar mevta kabire (tabut la gömülecekse tabuta) konulduğunda çözülür. Kefenleme işleminde önemli bir kural ise kefen bezinin mevtanın kendi kazancından sağlanması ilkesidir. Mevta kefene konulduktan sonra yüzü açılır. Akraba , komşu ve yolculamaya gelenler isteğe bağlı olmak üzere, Hakk'a yürüyen Can'ı son kez görürler. Ziyaret esnasında gözyaşı dökülmez, ziyaret sonucu kefenin başı da kapatılır.
3- HELALLİK ALINMASI
Hakk'a yürüyen Can'ı uğurlamaya gelenlerden "Helallik" alınır. Bu Helallik töreni hem Hakk'a yürüyen Can 'ın evinin önünde, hem de Cenaze töreninin yapılacağı yerde alınır. Buna Alevi- Bektaşi inancında " Helallik Meydanı" da denir. Hakk'a yürüyen can, evinin önünde uygun yükseklikte bir yere konur. Dede helallik isterken diğer canlar cemlerde olduğu gibi yarım ay biçiminde ayaklar mühürlenerek ve eller göğüste çapraz bir vaziyette dar duruşuna geçerler. Çünkü dar duruşu bir teslimiyettir.
Dede " Hakk'a yürüyen ( erkek ya da bayan adı ile anılarak) ......... Can'ı nasıl bilirdiniz?" diye sorar. Canlar " İyi bilirdik, Hak Muhammed Ali, dondan dona , Candan Cana taşısın." derler. ........ Ardından Dede " Ey canlar, Hakk'ı hakikatı özünde gören, bu yüzden En-el hak diyen, 72 millete bir nazarla bakıp, eline , diline , beline sahip olmayı kendisine ilke edinen, dini sevgi, kabesi insan, kitabı bilim, mazlumun yanında, zalimin karşısında yer alan ve şimdi Hakk'a yürüyen bu can (bu yol eri, ya da bacısı) sizin içinizde yeyip içti, sizlerle yaşadı. Belki de hak yedi, şimdi göçtü, hakk'a yürüdü.
Bu can üzerinde maddi , manevi hakkınız olabilir, varsa helal ediyormusunuz? diye sorar. Canlar "Helal ediyoruz" derler.
Bu soru üç kez tekrarlanır. Her defasında Helal ediyoruz cevabı alınır. Ardından Dede " Hakkımız varsa helal ediyoruz diyen canlardan Hak Muhammed Ali razı olsun der.
Sonra Dede duaya başlar... "Ya Hakk, ya Muhammed, ya Ali. Yücelerden yüce tanrım. Can kıblesine döndük, sana yalvarıyoruz, sana yakarıyoruz. Hepimiz senden geldik, sana döneceğiz. Hakk'a yürüyen bu ............... can, yönünü sana çevirmiş, sana dönüyor. Seni Hakk bilen, Hz. Muhammedi mürşid bilen, Hz. Ali'yi Pir bilip, Ehl-i Beyte gönülden bağlı olan bu Canı, İmam Hasan, İmam Hüseyin aşkına bağışla.
Bismişah...Allah Allah... Hakk Muhammed Ali, On iki İmam, Pirimiz , Üçler , beşler yediler, Ondört masum-u Pak'lar, On yedi kemerbestler, Kırklar, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli aşkına bağışla. Hakk'a yürüyen, Can'ın geride kalan yakınlarına, yol kardeşlerine, sabretme gücü ve sağlıklar ihsan eyle , Burada bulunan bütün can'ların geçmişlerinin ruhu şad eyle...... Ya Hakk.. Hepimize Hakk Muhammed Ali diyerek don değiştirme nasip eyle. Hakkın huzurunda Dem-i Ali, Sırr-ı Nebi, Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli ve tüm yol erenlerinin ve gerçeklerin demine devranına hüü diyelim, verelim candan salavat... der.
Salavat: (Allahume salli ala seyyidina Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed. La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah, Aliyyül Veliyullah, Mürşid-i Kamilullah,)
Bu gülbank ile HELALLİK alınmış olur. Helallik meydanı töreni biter.
4- CENAZE TÖRENİ (CENAZE MEYDANI)
Helallik Gülbangı'nın ardından Cenaze töreni (ya da Meydanı) başlar. cenaze törenine gelen canların Cem törenine gelir gibi, tertemiz yıkanmış olmaları gerekir.Cenaze Musalla taşına konur. Canlar cenazenin ardında yarım ay biçiminde toplanırlar. Dede ise cenazeyi önüne alarak canları karşısına alır ve cemal cemale Ayn-i Cem de olduğu gibi tören başlar.
(Alevi-Bektaşi geleneği bugün sünni anlayışla uygulanmaktadır.)
Cenaze töreninde kadın erkek yanyana safa durur.(Artık sünnilerin bile cenaze törenlerinde kadın- erkek yan yana saf durmaktadırlar.) Canlar ellerini çapraz bir şekilde göğsünde buluştururlar. Cem töreninde olduğu gibi ayaklar mühürlenip "Dar" durumuna geçerler. Alevi- Bektaşi erkanı böyle olması gerekirken bugün sünni anlayışın uygulamaları yapılmaktadır.
Cenaze töreni ‘’Hakk Ya Muhammed Ya Ali’’ tekbiri ile başlar. Bu tekbir söylenirken başlar yukarıya kaldırılır.( Alevi- Bektaşi inancında asıl olarak " Allahuekber" diye tekbir yoktur, sonradan törenlere bir şekilde eklenmiştir. (İmam-ı Cafer Cenaze töreninin secdesi ve rukusu olmadığı için namaz olmadığını belirtmiştir.) Dede cenazenin baş kısmında durarak ’Hakk Ya Muhammed Ya Ali tekbirden sonra duaya başlar.
Bismişah... Ya Hakk, Ya Muhammed, Ya Ali.
Yüce tanrım, Hakk'a yürüyen ............. can için durduk sana duaya.Yüzümüzü döndük Kıble-i İnsana'a. Uyduk Hakk-Muhammed-Ali ve On iki İmama...
Yücelerden yüce Ya Hakk. Can Kıblesine döndük. Düşündük , yaradılanı gördük, yaradana inandık , yaradanı İnsan-ı Kamil'de bulduk. En- el Hakk olduk,
Bağışla bizi Ya Hakk. Sana yürüyen , sana uçan , sana doğru uğurladığımız, sana doğru yolculadığımız bu Can'ı bağışla.
Bilenler bildikleri bir duayı okusun, bilmeyenler Hak Muhammed Ali aşkına salavat getirsin... der.
Dede: "Ya Hakk, Ya Muhammed, Ya Ali " der. Bu söz söylenirken başlar yukarıya doğru kaldırılır.
" Hakikat abdestini aldık . Günahımız sevabımız boynumuzda niyaza geldik . Medet mürvet Şahım darına durmaya geldik...... Ezelden seyrettik biz bu alemi, Güneş doğmadan, ay doğmadan, Aydan günden ezelden.Bu mülke biz gelmiş gitmiş idik ezelden . Günahlarımızı, sevaplarımızı bir mizanda tartmış idik ezelden. Konağımız ışıktır, handan ezelden. Cananı gördük hoş olduk, Özümüzü tanıdık yol olduk. Ana rahmine düştük kandan ezelden. GERÇEĞE HÜ. MÜMİN E YA ALİ...
Dede : Ya Hakk, Ya Muhammed, Ya Ali...
Bu can Hakk'a yürüdü. Kainatın temsilcisi idi. Hakk ile buluştu, yaradana kavuştu. Yeni bir dona , yeni bir cana , bin bir cana karıştı.
Bu can ölmeden evvel binlerce kez ölmüş , binlerce kez de dirilmiş idi. Şimdi bu can başka bedenlerde yeniden dirilecek, bu canın bedeni canlı cansız her şeye sinecek.Kainat durdukça yaşayacak bu can canan içinde. Gerçeğe hü Mümine Ya Ali...
Dede: Ya Hakk, Ya Muhammed, Ya Ali...
Dostlar, bu Can Hakk'a yürüdü. Ruhu ortada kaldı. . Hakk'a teslim olan bedendir. Ona bedensiz kalmanın acısını çektirmeyelim. Yaşadığınız müddetçe Hakk'a yürüyen bu canın ruhunu, özünüzde yaşatabilir misiniz? Bu soruyu üç kez tekrarlayan dede 3 kez "İsteriz" cevabını aldıktan sonra : Hak Muhammed Ali sizlerden razı olsun. dilekleriniz, dualarınız, Hak Muhammed Ali'nin gönül defterine kaydedilsin. Her daim dile gelsin. GERÇEĞE HÜ MÜMİNE YA ALİ..
SELAMLAMA
’Hakk Ya Muhammed Ya Ali ,Tekbirden sonra sağa dönerek SELAM OLSUN HAKK'IN HUZURUNA VARANLAR. denir bu esnada sol el aşağıya sarkıtılır. Sonra sola dönerek " SELAM OLSUN GERÇEĞE HÜ DİYE DUA EDENLER" der ve sağ el de aşağıya sarkıtılır. Sağa sola selam verildikten sonra dede " Rıza-i Lillah için Hakk'a yürüyen bu can için, bildiğiniz bir duayı yapın der. (Bilenler bildikleri bir duayı, bilmeyenler Hak Muhammed Ali'ye salavat getirir.) Böylece Cenaze töreni sona erer.
5- MEZARA KOYMA
Daha sonra Hakk'a yürüyen can mezara konur. Üzeri yarım çatı şeklinde kapatılır.Bu sırada dede GÜLBANK VERİR.
" Ey sonsuz keremli Yüce tanrım. Divanına geldik, darına durduk. Ya Hakk...Dualarımızı, Muhammed Mustafa aşkına, Aliyyel Murteza aşkına, On İki İmamlar aşkına kabul eyle....... Ya Hakk... Kusurlarımıza bakma, Gönlümüze kin, kibir, gammazlık, garezlik, hasetlik sokma. Kalbimizi kara, yüzümüzü yara etme. Hastalarımıza şifa, derlerimize deva eyle.
Ya Hakk... Görünür , görünmez kazadan, beladan, şerden, münkirden, nursuzdan, pirsizden, yolsuzdan bizleri koru. Bizlerden doğacak zümreyi İnsan-ı Kamil eyle Ehli-beyt davasının gönül erlerinden eyle. Ya Hakk... Evlat isteyene evlat, nimet isteyene nimet, kısmet isteyene kısmet nasip eyle. Ya Hakk... Gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket ihsan eyle. Ya Hakk...Don değiştiren, Hakk'a yürüyen ana - baba, konu - komşu, çoluk - çocuk, kimsesi olmayan , mezar taşı dahi belli olmayanların gönül defterine kaydeyle ya Hakk...
Yücelerden yüce Ya Hakk...
Okuduğumuz gülbankları, duaları Nebilerin, Velilerin Muhammed Ali'nin gönül defterine kaydeyle ya Hakk. Ya Hakk, Kerbela'da biat etmeden canını verenlerin ruhlarına hediye eyledik, kabul eyle ya Hakk.On İki İmamın, Ehl-i Beyt'in gönül defterine kaydeyle ya Hakk. Ya Hakk... Muhammed Ali yolunda can verenlerin, çilesini çekenlerin aziz ruhlarına hediye eyledik gönül defterlerine kaydeyle ya Hakk... İnsanlığa ışık tutanların, Hallac-ı Mansurların, Seyyit Nesimilerin, Pir Sultanların ve insanlık yolunda,hak yolunda, halk yolunda can veren şehitlerin ruhuna hediye eyledik, gönül defterine kaydeyle ya Hakk........ Hakk'a yürüyen , sana doğru uçan, sana doğru yolculadığımız .............Can'ın gönül defterine kaydeyle ya Hakk...
Bu gülbanktan sonra Dede, son olarak hazırda bulunan canlara bildikleri bir duayı okumalarını öğütler ve cenaze töreni biter.( Cenaze törenlerinde Fatiha okunması mecburiyeti yoktur. İmam Cafer Buyruğu, bilinen bir duayı, genellikle salavat getirmeyi, ve On İki İmam'ın adını sayıp bilinen bir dua ile söylenmesini öğütler.)
Dede bu tören sonrasında Hakk'a yürüyen Can'ın evine hane halkı ve yakın akrabalarını toplar. Hakk'a yürüyen Can'ın vasiyeti var mıdır? diye sorar. Borcu var mıdır? diye sorar. Var ise dedenin huzurunda açıklanır. Borcu varsa ödeme şekli kararlaştırılır. Rızalık alınır. Cenaze töreni ardından katılanlara lokma verilir.Cenaze evine birkaç gün komşular tarafından yemek verilir, ev işleri yapılır.
Hüseyin Gazi Metin Dede
Anadolu Kızılbaş Alevilerinde
Cenaze Erkanı ve Kırk-Lokması
Cenaze ister bayan olsun ister bay olsun yıkama hizmetini yapan kişi, hizmete başlamadan önce şu kısa duayı okur: “Yüce Hak niyet ettik önümüze gelen bu meyidi dünya kirlerinden temizlemeye, noksan ve eksiklerimiz olursa sen dergahında bağışlayasın, bu canın ruhunu şad eyleyesin, Boz Atlı Hızır yardımcımız olasın.”der ve yıkamaya başlar. Yıkama işi bittikten sonra kefenlenir tabuta yerleştirilir.
Aleviler yüzyıllardır dinsel ritüellerini hep gizli yapmışlardır. Her taraftan suni-islam şeriatıyla kuşatılmış olduklarından ve baskı altında yaşadıklarından bir türlü korku çemberini kırıp kendi inanç ve ibadetlerinin gereği olan geleneklerini özgürce yaşamamışlar.
Bu durum her ne kadar bugün bir namze olsun, son yıllardaki alevi örgütleri sayesinde kırıldıysa da, ne yazık ki halen Alevilerin büyük bir kısmı inanç ritüellerini gizli yapmaktadırlar. Gerek Türkiye’deki cem evlerinde olsun gerekse kent yaşamında olsun, alevilerin büyük bir çoğunluğu cenaze törenlerini islam usüllerine göre yapıyorlar. Aleviliğin kendine ait özgün içeriği, Sünnilikten öylesine etkilenmiş ki, bin yıldır Alevi edep ve erkanlarına göre yapılan törenler, tamamen arapça okunan dualarla, çekilen tekbirlerle bu yüce inancın o güzelim özünü tersine dönüştürmüş ve gerici bir duruma sokmuşlardır. Bu durum her geçen gün dahada kötüye gidiyor. Alevi dedelerinin bir kısmı cami imamı gibi suni islami şeriat usüllerine göre törenler yapıyor. Buna dur demeli! Alevi örgütlenmesi bunun için vardır. İnanç örgütlenmesi bunun için oluştu. Federasyonlar ve Konfederasyon bunun için kuruldu. Örgütlü aleviler kendi inanç geleneklerinin özünü yaşatmak için vardırlar.
Hakka yürüyen bir can için erkan töreni yapılırken törene katılan insanlar bir haz duymalı. Gönülden duymalı, ruhen doymalı ve yapılan tören alanından içi sevgi ve muhabbet ile dolu olarak ayrılmalı. Tören alanındaki merasim esnasında yapılan konuşmalar ve anlatılanlar her seferinde törene katılan gençler için bir eğitim alanı gibi olmalı. Tıpkı Hacı Bektaşda yatan ünlü halk Ozanı Mahsuni Şerif, Strasburgda hakka yürüyen canımız Araştırmacı Kasım Yeşilgül, Ankarada hakka yürüyen Alevi Bektaşi Vakfı Başkanı Ali Doğan`ın cenaze törenlerinde olduğu gibi.
Bundan böyle AABF`ye bağlı derneklerimizde hakka yürüyen canlarla ilgili cenaze törenlerinin içeriği aleviliğin özüne uygun olarak yapılmalı. Aleviler cenazelerini camiye götürüp imamın eline bırakmamalı. Ömrü boyunca duymadığı arapça duaları okutmamalı. Aleviler cenaze törenlerini cem evlerinde yapmalı. Hizmeti alevi dedeleri vermeli. Şayet dede yoksa bu hizmeti bilen bir canda yapabilir.
Cenaze ister bayan olsun ister bay olsun yıkama hizmetini yapan kişi, hizmete başlamadan önce şu kısa duayı okur:
“Yüce Hak niyet ettik önümüze gelen bu meyidi dünya kirlerinden temizlemeye, noksan ve eksiklerimiz olursa sen dergahında bağışlayasın, bu canın ruhunu şad eyleyesin, Boz Atlı Hızır yardımcımız olasın.”
der ve yıkamaya başlar. Yıkama işi bittikten sonra kefenlenir tabuta yerleştirilir.
Cenaze töreninin yapıldığı yerin bir köşesi çiçeklerle süslenerek, mumlar yakılır ve kişinin varsa bir fotoğrafı konulur. Bağlama çalan bir kişi alevilerin telli kuran dedikleri sazı ile kişinin sağlığında sevdiği ve dinledigi bir iki deyiş söyler. En yakın arkadasları ve dostları onunla ilgili kısa konuşmalar yaparlar. Sonrada dede veya onun yerine duayı okuyan kişi kimse hakka yürüyen canın yaşamını kısaca anlatarak orada hazır bulunan canları saygı duruşuna davet ederek helallık ister. Cenaze töreni dört tekbir getirilerek dua edilir. Alevi dedeleri bütün tekbirleri
„Bismişah-Hak- Muhammed-ya Ali”
diye getirirler. Çünkü bu üçlemede aynı zamanda bir birlik yani bir teklik vardır oda Hak`tır. Alevilerde en makbul dua en kısa duadır. Eğer alevi cenaze erkanlarını inacımızın özü gereği yaşatmazsak çok kısa süre sonra, yakın gelecekte suni islamın yoğun propaganda ve asimilasyonu karşısında yapa yalnız kalarak eriyip bitme durumuyla karşı karşıya kalır.
Alevi dedesi hazır cemaat`ten helallık aldıktan sonra derki
“İnanç ve ibadetimizde Kıble ve Kabemiz İnsandır. Biz yönümüzü ve yüzümüzü insana döndermişiz. Sizin yönünüz kıbleye, benimse kıblem sizsiniz“
dedikten sonra sağ elini sol göğsünün üstüne koyarak “Bismişah-Hak-Muhammed-ya Ali” deyip birinci tekbiri getirir.
Birinci tekbirde: „Ey şanı yüce mevlam senin kudretin sonsuzdur. Sen mürvetkanisin, sayısız alemleri yaratan sensin. Cümle canlar nihayetinde sana döneceklerdir, şefaatkani olan sensin. Yönünü sana dönmüş, sana gelen bu canın kusurlarını bağışla ruhunu şad eyle.“
İkinci tekbirde: „Bütün peygamberlerin hak´kı için, gönderdiğin bütün nebilerin hakkı için, Aliyul Murtaza hak´kı için bol olan rahmetin için gizli ve açık herşeyi bilen yüce hak, gani olan rahmetini sana yürüyen candan esirgeme, mekanını cennet eyle, ruhunu şad eyle.”
Üçüncü tekbirde: “Oniki imamlar hak´kı için, 17 Kemerbestler hak´kı için, kırklar hak´kı için El-Beyid e ikrar verenler için, Enel-Hak diyen Mansur hak´kı için göçüp sana gelen canımızın kusur ve eksikliklerini bağışla. Ruhunu sonsuz nurunla aydınlat.“
Dördüncü tekbirde: “İnsanların akıbeti hakka yürümektir. Seni zikreden dervişler hak´kı için, sana gönül veren aşıklar hak´kı için, isminin geçtiği deyiş ve gülbengler hak´kı için, Evliyalar ve Embiyalar hak´kı için seni dilinden düşürmeyen bütün canların hak´kı için sana yönelmiş gelen bu canımızın ruhunu şad eyle, kusurlarını af eyle.“
Alevi dedeleri ve seyitleri bütün dua ve gülbenglerini, kendi taliplerinin anladığı dilde yapar. Asla arapçanın içine girmezler. Gazeteci ve Yazar Musa Ağacık`ın deyimiyle „ Cem evlerinde kuran kurslarını vermek ve arapça okumak utanç verici bir durumdur.” Aleviler bu utanç verici duruma asla düşmemelidirler. Dualar bittikten sonra cenaze tabut´la toprağa verilir.
Alevilerde bir can hakka yürüdükten 40 gün sonra , 40 lokması verilir. Bu tören alevilerde oldukça önemlidir. 40 günden önce bu tören yapılmaz. Bu törenin anlamı hakka yürüyen bir canın ölüm haberini aynı anda, o gün içerisinde herkesin duyma olanağı ve cenaze törenine katılma imkanı olmayabilir. Alevi dedesi nasıl ki cenaze töreninde cemaatten helallık istiyorsa, 40 lokmasında da bulunanların tümünden yeniden bir helallık ister. Çünkü 40 gün içerisinde haber her tarafa yayılır, hakka yürüyen candan bir alacağı olan veya bir isteği olan, bir şikayeti bulunan kişi varsa 40 lokmasına gelip varislerden rızalık alıp rızalık verir. İşte 40 lokmasının en büyük anlamı kuldan rızalık almaktır. Bu durumlarda hakka yürüyen canların varisleri yani aile bireyleri herhangi bir şikayeti olanları razı ederler.
40 lokması alevi cem evlerinde verilirken törenlere gayet özen gösterilmeli, nezaket ve zerafet kurallarına azami dikkat edilmeli. Tıpkı Kasım Yeşilgül için yapılan Oberhausen Cem Evindeki tören gibi. Törende genç alevi canlar saz çalıp, deyisler söylediler. Kasım Yeşilgül ün yakınlarınlarının yaptıkları anlamlı ve duygu dolu konuşmalardan sonra alevi dedeleri kırk Erkannamesi okudu.
Cem evi yönetici ve üyelerinin büyük bir özveriyle hazırladıkları lokmalar dualar verildikten sonra, hazır bulunan canlara dağıtılmasıyla tören son buldu.
Kasım Yeşilgül’ün 40 lokmasında okunan duayı siz canlarla paylaşmak istiyorum.
Bu salonda oturan bütün cümle canların himmetiyle,
Bismi-Şah Hallah, Hallah.
Bizleri bir araya getiren duyguya aşk olsun.
Aşk olsun o sevgiye ki, rengine, diline, dinine bakmadan bütün insanlığı kucaklar.
Hamd olsun o yaratılışa ki insanoğlu oluştuğunda, onunla birlikte dil oluştu, anlaşmak için.
El oluştu güzel şeyleri sunmak için.
Gönül oluştu herşeyi ve herkesi sevmek için.
İnsanoğlunu, kusurunu görmeden, görsede üzerini örten göze aşk olsun.
Sırları açmayan dile aşk olsun.
Kendi emeğinden başkasına uzanmayan ele, paylaşan gönüle aşk olsun.
Yüce erenler, Boz Atlı Hızır, Hazreti Pir
cümle canların hizmetlerini kabul eyleyin.
Bizi akıl katarından ayırmayın.
Özümüz, aslımız ve yüzümüz sana dönüktür.
Dile getirdiğimiz her türlü eşsiz hamd ve sena ... ancak sana mahsusdur.
Yüce Hak, yüce mevla bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen sayısız alemleri yaratan, rahma ve rahim olan ey Şerri Yezdan ellerimizi sana açtık.
Senin Rahim ve bağışlayıcı olduğunu biliyoruz.
Burada hazır bulunan cümle canların dualarını kabul eyle.
Ellerimizi boş döndürme hakka yürüyen sevgili canlarımızın günahlarını af eyle, mekanlarını cennet eyle, ruhlarını şad eyle.
Ya Hazreti Pir, Boz Atlı Hızır.
Yüce hak okuduğumuz duaları dergahında kabul eyle.
Cümlemizden himmetini esirgeme.
Biz sana ibadet ederiz, sana ve senin sevdiklerinin yüzü hürmeti için,
Aramızdan göçüp sana dönenlere senden şefaat dileriz.
İhsanını esirgeme yüce mevlam.
Yüce Haktır sevdiğimiz, Haktır taptığımız, Haktan özge yar bilmeyiz.
Bütün sevip yarattığın Ulu Erenlerin hakkı için, Muhammed Mustafa hakkı için, Aliyul Murtaza hakkı için, Kerbelada Hz.Hüseyinin hakkı için hakka yürüyen canlarımızın aziz ruhlarını sonsuz nurunla aydınlat.
Gönüllere şifa veren sensin, dertlere derman olan sensin, yaraya merhem olan sensin, sana yürüyen canları bilerek veya bilmeyerek işledikleri bütün kusur ve eksiklerden bağışla.
Çok bol olan rahmetini onlardan esirgeme Yüce Hak.
Dil bizden, nefes senden Ya Rabbim.
Kemlik bizden, kerem senden Ya Rabbim.
İsyan bizden, ihsan senden Ya Rabbim.
Kereminle, ihsanınla, lütfunla, merhametinle, şefaatınla cümle canların kusurlarını bağışla ya Hazreti Pir.
Yüce Hak tufanda ismini çağıran Nuh Nebi hakkı için.
Turda Musa hakkı için, çarmıhta İsa hakkı için, miraçtaki Muhammed hakkı için.
Senin yüce ismini zikreden canların dualarını kabul eyleyesin.
Toplandık sana dua ediyoruz.
Evliyalar hakkı için, erenler hakkı için, ermişler hakkı için.
Üçler ve beşler hakkı için.
Bütün lokma ve niyaz verenlerin hakkı için.
Oniki İmam aşkı hakkı için.
Kırkların hakkı için.
Bütün Müminlerin aşkı hakkı için.
Enel Hak diyen Mansur, hakkı için.
Derisi yüzülen Nesimi hakkı için.
Kuyuya atılan Yusuf Peygamberin hakkı için.
Eyüp Peygamberin göz yaşı için, inup inup deleceği taş için.
Biçilen Zekariyanın aziz naaşı için.
Yusuf Peygamberin aziz başı için.
Hakka yürüyen canımıza rahmet eyle, mekanını cennet, ruhunu şad eyle.
Ey yüce Mevla.
Murşid-i Kamilin aşkı hakkı için.
Evrahı pakların aşkı hakkı için.
Bütün iman sahipleri mümünlerin hakkı için.
Hakka yürüyen canların kusur ve noksanlıklarını af eyle.
Mekanlarını cennet eyle.
Ruhlarını şad eyle.
Biz günahkar kullarınıda sevabe nail eyle.
Feylimize değil, halimize nazar edip kötü emellerimizi hayre tertip eyle.
Yüce Mevla.
Yağan yağmur için, esen yel için.
Dergahına varan doğru yol için.
Banazda Pir Sultan, Nevşehirde Pir Hünkar için.
Cümle biten çiçeklerin hakkı için.
Şah Hatayimin yüce ismi için.
Şah-ı Merdan Ali için.
Kerbeladan Sivasbelaya yanan yakılan,
İkrarından dönmeyen Aşıklar için.
Hakka yürüyen canımızın ruhunu şad eyle.
Aile bireylerine, gönül dostlarına, yol arkadaşlarına sabır ve metanet dileriz.
Gönüllerini şen kıl, gam ve efkarlarını dağıt.
Dirlik ve düzenlerini bozma.
Sana ellerini açan cümle canları, düşmanın şerinden, Hesudın afetinden, hilakarın düzeninden, münafıkın fitnesinden, yalancının iftirasından uzak eyleyesin.
Cümle canların duaları kabul olsun, emekleri zayi olmasın.
Okuduğumuz duaları Gülüzar oğlu Kasım canın ruhuna bağışlıyoruz.
Yüce Hak dergahında kabul eyleyesin.
Dil bizden, nefes Hazreti Pirden olsun.
Hü gerçeğin demine, Mümüne ya Ali.
* * *
10-12-05
AABF Dedeler Kurulu başkanı; HASAN KILAVUZ
Bu yazı Alevilerin Sesi Dergisi’nin 89. sayısında yayınlanmıştır
Danimarka’nın 3 bölgesinde (Sjalland, Jylland, Fyn ve çevresinde) Bay/bayan beşer kişilik, 3 gruptan oluşan arkadaşlar, Danimarka’da Alevi toplumuna cenaze hizmeti sunmaktadır.. Bu 5 Kişi:
Dikkat edilecek bazı hususlar:
CENAZE YIKAMAK İÇİN GEREKLİ MALZEMELER:
[1] Tülbent: Çene bağlamak için
[2] Çarşaf : Çıplak cenazeyi sarmak için.
[3] Mendil: ayak başparmaklarını bağlamak için.
[4] Çarşaf / bez: Cenazenin üstüne örtmek için.
[5] Sitil bezi: Cenaze yıkanırken üzerine serilen kalın bez (veya 2 kat çarşaf).
[6] Pamuk: avret yerleri yıkayıp tıpamak için.
[7] Sabun: Sabun ve sabunlu ılık su.
[8] Ilık su: Durulamak için.
[9] Eldiven: 4 takım plastik eldiven, cenazeyi yıkayacak tutacaklar için.
[10] Sünger: 4 takım sünger cenaze yıkamak için.
[11] Tas: su dökmek için tas/lar.
[12] Havlu: 3 havlu, alt, üst ve başı kurulamak için.
[13] Kefen bezi=kefen yakasız gömlek, cenazenin boyun dibinden, arka ön, ayak uçlarını kapatacak uzunlukta geniş bez, ortasına baş sığacak şekilde delik açılır.
[14] Taşıma /sargı bezi: 10 cm enliliğinde 150 cm. uzunluğunda omuz, bel ve ayakları bağlayıp kaldırmak için bez. (kefen bezi veya başka bezden olabilir.)
[15] Sargı bezi: cenazenin boyundan en az 60 cm. Uzunluğunda geniş bez, kefenin üzerine sarıp baş ve ayak ucunda bağlamak için.
[16] Eteklik: Kefen/yakasız gömlek üzerinden, cenazenin belden ayaklarına kadar olan bölümü sarmak için kullanılan bez.
[17] Baş ve göğüs örtüsü: Kefen/yakasız gömlekten sonra bayanların başına sarmak ve göğüs üzerine örtmek için ekstra 2 bez.
Danimarka Alevi İnanç Toplumu Cenaze Hizmetleri..
Danimarka’da Alevi erkanına göre cenaze merasimi (yıkama defin vs.) ve tranport hizmetlerini Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu (DABF) inanç kurulumuz, Erenler Cenaze Nakli Yardımlaşma Derneği (ER-Der) ile birlikte yürütmektedir..
DABF Cenaze hizmeti
HAK geçinden versin fakat, hakka yürüyen bir canımız olduğunda, direk inanç kurulu başkanımız Halil Şahin tlf. 0045 50 5742 51 (Sjælland) veya Hasan Ataş tlf 0045 20469851 (Jylland) veya Federasyonumuzu tlf. 0045 40 96 88 78 arayabilirsiniz.. En zor anınızda size, elimizden gelen yardım/ hizmeti sunmaya çalışacağız... E-mail: inanc@alevi.dk veya dabf@alevi.dk web. www.alevi.dk
Cenaze Nakli
Hakka yürüyen canımızın yurtdışına nakli (Türkiye’de vs.) toprağa verilmesi işlerini Federasyonumuzun desteklediği Merkezi Ringsted’te olan ER-DER (Erenler Cenaze Nakli Yardımlaşma Derneğimiz - ‘’Cenaze fonumuz’’ ) yürütmektedir. İsteyen canlar ER-Der’e üye olarak bu hizmetten yararlanabilir..
Ayrıntılı bilgi için:
ER-Der (Erenler Cenaze Nakli Yardımlaşma Derneği )
Vibevej 32, 4100 Ringsted
Kontak kişi tlf: Er-Der : 57641540, Yusuf Kocak 21411944 – Sebahattin Baş 22562370
E-mail : er-der@ofir.dk Web ER-Der
* * * * *
Sevgili canlar, kendimize yakın Alevi kültür merkezimize ve ER-Der’e üye olarak; Elimize, dilimize, belimize, aşımıza, eşimize, işimize, YOL-umumuza yoldaşımıza,, ÖLÜMÜZE, dirimize SAHİP çıkalım..